Tek Yol U Dönüşü

Tek Yol U DönüşüSera gazı salımı söz konusu olduğunda binalar ülkemizde büyük bir paya sahip. Bu durumu tersine çevirmek içinse tek yol U dönüşü! U değeri, konutlardaki duvar, çatı ve pencere gibi yapı elemanlarının ısı kayıplarını önleme başarısını temsil eder ve bu değer ne kadar küçükse ısı kaybı o kadar az olur.

Binalardaki ısı kaybı az olursa, ısıtma ve soğutma için harcanan enerji miktarı da az olur, iklim değişikliğine neden olan sera gazı seviyeleri düşer. Üstelik enerjide dışa bağımlılığımız azalırken hem ülke ekonomisine hem de aile ekonomisine büyük katkı sağlanır.

İşte hesap bu kadar basit!
Başta kurum ve kuruluşlar olmak üzere şimdi herkesi sorumluluk almaya, konutlarda U değerlerinin iyileştirilmesi için bilinçlenmeye ve sorgulamaya davet ediyoruz.

Geri dönülemeyecek noktaya varmadan, tek yol U dönüşü!

Sürdürülebilir bir gelecek için, Doğru çözüm Doğru Yalıtım

  • 1. "U" Isıl Geçirgenlik Katsayısı ne demek?

    U değeri çatı, duvar, döşeme ve pencere gibi yapı elemanlarının ne kadar ısı geçirdiğinin ölçüsüdür.
    U değeri büyüdükçe yapı elemanlarından geçen ısı miktarı artar. Isıyı bina içerisinde muhafaza edemediğimizden evimizi sıcak veya serin tutmak için çok daha fazla enerji tüketmemiz gerekir. Enerji tüketiminin artması ise faturalarımızın kabarmasına neden olur.
    Isıtma ve soğutma için harcadığımız enerji miktarı arttıkça iklim değişikliği ve küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının da daha fazla çevreye atılmasına neden oluruz.
    Enerji verimli yapılaşma, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadele etmek için U değerlerimizi düşürmeliyiz. Daha düşük U değerleri için çatı, duvar ve döşemelerimizdeki yalıtım kalınlıklarını arttırmalı ve nitelikli yalıtım camı üniteleri kullanmalıyız.

  • 2. U değerlerinin düşürülmesi (iyileştirilmesi) ne kazandırıyor?

    Duvar, Pencere, Çatı ve Döşemelerimizdeki U değerleri düştükçe;

    • Isıtma ve soğutma amaçlı tüketilen enerji miktarının azalması,
    • Azalan enerji ihtiyacına paralel olarak daha düşük kapasiteli ısıtma ve soğutma sistem ve tesisatlarının kullanılabilmesi ile ilk yatırım maliyetlerinin azaltılması
    • Daha az yakıt tüketimi ile konforlu ısıtma/soğutma yapılarak küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olan CO2 salımında azalma sağlanması
    • Isıtma ve soğutma amaçlı enerji ihtiyacının azalmasına bağlı olarak ithal edilen enerji miktarının azaltılması ve bu yolla ülke ekonomisine katkı sağlanması,
    • Yakıt tüketiminden kaynaklanan hava kirliliğinin azalması,
    • Sağlıklı ve konforlu bir ortam oluşturulması
    • Bina onarım ve bakım maliyetlerini azaltılması.
    • Yapı bileşenlerinin yoğuşma sonucu korozyona uğraması önlenerek, taşıyıcı sistemin korunması sağlanır.

  • 3. U değerleri nasıl düşürülür? Daha iyi U değerlerine nasıl ulaşılır?

    U değerinin iyileştirilmesi için yapı elemanının toplam ısıl direncinin arttırılması gereklidir. Formülde yer alan "Rsi" ve "Rse" değerleri hava hareketlerinden oluşan yüzeysel ısıl direnç katsayıları olup sabittir. Dolayısıyla; U değerlerinin iyileştirilmesi için çatı, duvar, pencere ve döşemelerde ısı geçişine karşı direnci yüksek malzemeler ile ısı yalıtımı sağlanmalıdır. Bir yapı elemanında U değerini düşürmek için detayda ısı yalıtımı sağlayan malzemelerin; daha kalın ve/veya daha düşük ısıl iletkenliğe sahip olan türlerinin seçilmesi gereklidir.

    Daha iyi U değeri

    Genel olarak; ısı geçişini azaltmak için yapılacak ısı yalıtımı ile binanın iç ortamını dış ortamdan ayıran duvarlar, çatı ve döşemelerindeki U değerleri azaltılır. Pencerelerde ise yalıtımlı doğramaların tercih edilmesi, cam katmanlarının arasındaki boşluğunun arttırılması, ara boşlukta hava yerine argon gibi özel dolgu gazlarının kullanılması ve ısı kontrol (Low-E) veya ısı ve güneş kontrol (Solar Low-E) kaplamalı camların kullanımı ile U değerleri düşürülür.

  • 4. Isı yalıtım malzemeleri nelerdir?

    Isı yalıtım malzemeleri, ısı kayıp ve kazançlarının azaltılmasında kullanılan hafif ve ısı geçişine karşı yüksek direnç gösteren özel malzemelerdir. Ülkemizde yaygın olarak;

    - Duvar, döşeme ve çatılarda; camyünü, taşyünü, ekspande polistiren köpüğü (EPS), ekstrüde polistiren köpüğü (XPS), poliüretan köpüğü ve ahşapyünü,

    - Pencerelerde; Low-E kaplamalı cam içeren ısı yalıtım performansı yüksek yalıtım camları veya Solar Low-E kaplamalı cam içeren ısı ve güneş kontrol performansı yüksek yalıtım camı üniteleri ve yalıtımlı doğramalar,

    - Hava kanalları, borular, vanalar gibi tesisat elemanlarında; camyünü, taşyünü, polietilen köpüğü, elastomerik kauçuk köpüğü gibi ısı yalıtım malzemeleri kullanılır.

  • 5. "U" Isıl Geçirgenlik Katsayısı nasıl hesaplanıyor?

    Yapı elemanlarının ısı geçişine karşı göstermiş oldukları direncin (R) artması daha az ısı geçişinin olacağı anlamına gelir. Yani bir başka deyişle ısıl direnç (R) ile ısıl geçirgenlik katsayısı (U) ters orantılıdır. U değeri; yapı elemanını oluşturan malzemelerinin ısıl dirençleri ile iç ortamdaki hava hareketleri, dış ortamdaki rüzgardan kaynaklanan yüzeysel iletim dirençlerinin toplamından elde edilen toplam direnç değerinin tersidir ve aşağıdaki formülle hesaplanır.

    U Dönüşümü Formülü

    Isı yalıtım malzemeleri; ısı kayıp ve kazançlarının azaltılmasını sağlamak amacıyla üretilmiş, hafif, diğer ürünlerden çok daha düşük kalınlıklarda çok daha yüksek ısıl direnç sağlayan sahip özel ürünlerdir. Isı yalıtım malzemelerinin en temel özelliği ısıl iletkenliğinin düşük olması ve ısı geçişine karşı gösterdikleri direncin yüksek olmasıdır. Isıl iletkenlik; bir malzemenin ne kadar ısı ilettiğinin ölçüsüdür. Genel olarak ısıl iletkenlik 1m2 yüzey alanına sahip 1m kalınlığındaki bir malzemenin karşılıklı yüzeyleri arasında 1°C sıcaklık farkı olması durumunda transfer olan ısı miktarıdır. Isıl iletkenlik malzemelere dair bir özelliktir. Bir başka deyişle her malzemenin muhtelif yöntemler ile ölçülen bir ısıl iletkenliği vardır. Bazı malzemeler için TS 825 standardında tanımlanmış olan iletim yoluyla transfer olan ısı miktarının ölçüsü olan ısıl iletkenlik katsayıları aşağıda örnek olarak verilmiştir.

    Muhtelif malzemelerin ısıl iletkenlik hesap değerleri

    Isıl direnç (R) ise malzeme kalınlığının ısıl iletkenliğe bölünmesi ile elde edilen fiziksel bir büyüklüktür ve ürünün performansını göstermektedir. Temel olarak bir uygulama detayının ısıl direncin büyümesi tasarruf edilen enerji miktarının da artması ve U değerinin düşmesi anlamına gelmektedir.

    Isıl Direnç

    Örneğin; 30cm kalınlığında ısıl iletkenlik katsayısı 0,30W/(m.K) olan bir yapı malzemesinin ısıl direnci 1(m2K)/W iken 10 cm kalınlığında ısıl iletkenlik katsayısı 0,04W/(m.K) olan bir ısı yalıtım malzemesinin ısıl direnci 2,5(m2K)/W'dir. Özetle 10 cm kalınlığındaki ısı yalıtım malzemesi; 30cm kalınlığındaki bir yapı malzemesinden 2,5 kat daha fazla ısıl dirence sahiptir.

    Bu yönüyle ele alındığında film kalınlıklarında kullanılan boya vb. malzemeler yeterli ısıl direnci sağlayamadıkları için arzulan enerji verimliliği hedeflerine ulaşılmasında tek başlarına kullanılamazlar. Özellikleri geliştirilmiş bazı boyalar bünyelerinde bulundurdukları katkı malzemeleri ile güneş ışınlarından kaynaklanan ışınımla ısı transferini belli bir oranda azaltarak enerji verimliliğine katkıda bulunabilirler.

  • 6. Biz ne öneriyoruz?

    Önermiş olduğumuz maliyet etkin "U" değerleri ile yürürlükte olan TS 825:2008'deki "U" değerleri aşağıdaki mukayese tablosunda verilmiştir.

    Maliyet etkin U-değerleri ve mevcut TS 825:2008'deki U değerleri tablosu

    U Değerleri

  • 7. U değerini iyileştirmek için yapılan yalıtımın maliyeti ve geri ödeme süresi nasıl değişiyor?

    AB ülkelerinin enerji verimliliği ile hedeflerine ulaşmak için daha kalın yalıtım malzemeleri kullandığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde de enerji verimliliği ve çevre ile ilgili hedeflerine ulaşması için mevcut yalıtım kalınlıkların çok üzerindeki uygulamaları hayata geçirmemiz gereklidir.

    Yalıtım kalınlıklarının, enerji verimliliğine etkisi çok fazla olsa da kalınlık artışının uygulama maliyetine olan etkisi oldukça azdır. Genel olarak uygulamalarda yalıtım malzemesinin maliyetinin dışında, yalıtım kalınlığından bağımsız olarak;

    • İskele kurulumu, elektrik, su gibi alt yapı maliyetleri,
    • Yapıştırıcı, sıva, dübel, file, profil vb yardımcı malzeme maliyetleri,
    • Boya, dış cephe kaplaması, alçı levha gibi iç yüzey kaplamaları, şap gibi tamamlayıcı malzeme maliyetleri ve
    • İşçilik maliyetleri


    oluşur. Tüm bu maliyetlerin içerisinde yalıtım malzemesinin kalınlığının arttırılmasından oluşacak ilave maliyeti uygulamadan uygulamaya değişmekle birlikte oldukça düşüktür. Örneğin piyasadaki en yaygın uygulama olan dış cephe ısı yalıtım sistemlerinde (mantolama) işçilik dahil güncel fiyat kabaca 100-150TL/m2 mertebelerindedir. Buna karşılık dış cephe ısı yalıtım sistemlerinde kullanılan yalıtım malzemesinin kalınlığının arttırılmasının maliyeti ise malzemeden malzemeye değişmekle birlikte her 1 cm başına sadece 5-6,5TL/m2'dir. Kalınlık başına maliyet kırma çatılarda bu 1,0TL/m2, toprağa basan döşemelerde ise 5,0-6,0TL/m2 mertebelerindedir. Özetle; ısı yalıtım malzemesinin performansı – ki literatürde ısıl direnç olarak tanımlanır- kalınlıkla doğru orantılı artarken yalıtım malzemesinin maliyetinin, toplam maliyetteki çok daha düşük bir trend ile artmaktadır. Kalınlığa bağlı fiyat artışı ile performans artışının sektörümüzün avantajına farklı oranlarda gerçekleşmesi, maliyet etkinlik veya yaşam döngüsü analizlerinde ısı yalıtımının öne çıkmasını sağlamaktadır.

    İstanbul'da 5 katlı bir apartman için güncel maliyetler ile sadece ısıtma ihtiyacı üzerinden yapılan analizlerde; mevcut TS 825 standardında tarif edilen U değerleri ve enerji limitlerine uygun yalıtımın geri ödeme süresi, bu yalıtım kalınlıklarına duvarda +4cm, çatıda +10cm, tabanda +2cm ilave edip pencerelerde 2,4 W/m2K yerine 1,6 W/m2K camlamaların kullanılarak üretilen çözümün geri ödeme süresinden daha fazladır. Dolayısıyla toplam maliyet ve daha kalın ısı yalıtım malzeme kullanımı ile enerji verimliliğinde sağlanan iyileşme birlikte ele alındığında mevcut TS 825 standardının maliyet etkin çözümler sunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. TS 825 standardında tanımlanan limitlerin güncel olmamasından kaynaklanan bu sorun, U değerlerinde ve enerji limitlerinde yapılacak ciddi iyileştirmeler ile ortadan kaldırılabilir.

  • 8. Türkiye'deki ve AB'deki enerji tüketimleri ve sera gazı istatistikleri

    Türkiye'nin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan Enerji Dengesi raporuna göre; 2020 yılındaki enerji tüketimi yaklaşık 112,9 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. Sektörlere göre enerji tüketimi incelendiğinde "Konut" ve "Hizmet" sektörlerinden oluşan "Bina" sektörünün yaklaşık %32,6'lık bir payla öne çıktığı görülmektedir. Ülkemizde de enerji ihtiyacımızın %69'u yurt dışından temin edilmektedir. 2019 yılında enerji ithalatı bir önceki yıla göre %4,2 azalmasına rağmen 41 milyar 184 milyon 553 bin $ olarak gerçekleşmiştir.

    Türkiye Enerji İstatistikleri (Kaynak – ETKB)

    Enerji tüketiminin zamanla artması aynı zamanda sera gazı salımlarının da artmasını beraberinde getirmektedir. Ülkemizin sera gazı salım değerleri 2019 yılında 1990 seviyesine göre %130,8 artarak 506,1 Milyon Ton seviyelerine ulaşmıştır. 1990'da kişi başı karbondioksit eşdeğer emisyonu 4 ton/kişi iken 2019 yılında 6,1 ton/kişi olarak hesaplanmıştır.

    Türkiye Sera Gazı İstatistikleri (Kaynak – TUİK)

    AB'de; 2019 yılındaki enerji tüketimi yaklaşık 935,5 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. AB'de "Konut" ve "Hizmet" sektörlerinden oluşan "Bina" sektörü toplam enerji tüketiminin %40'ından sorumludur. AB'de enerjinin yaklaşık %60'ı birlik dışından temin edilmektedir. AB'de 2019 yılında sera gazlarında 1990 seviyesinden %24 azalma sağlanabilmiştir.

    AB Enerji İstatistikleri (Kaynak – eurostat)

    AB Sera Gazı İstatistikleri (Kaynak – EEA: Avrupa Çevre Ajansı)

    Energy consumption in EU households AB'nin sorunları ile Türkiye'de yaşadığımız sorunlar benzerlik göstermektedir. Buna karşılık sorunların çözümü için yapılan uygulamalar dikkate alındığında ülkemizin enerji kaynakları sınırlı olmasına rağmen enerji verimliliği ile ilgili gerekli adımların yeterince hızlı bir şekilde atılmadığı ifade edilebilir.

    Tüm raporlar, açıklamalar, istatistikler ve çalışmalar binalarda enerji verimliliğinin çok öncelikli ele alınması gereken bir konu olduğunu ortaya koymaktadır. Konutlarda kullanılan enerjinin yaklaşık %80'lik bir bölümü ısıtma ve soğutma amacıyla tüketiliyor. Dolayısıyla "ısı yalıtımı" sağladığı %50-60'lardaki verimlilikle tüm gelişmiş ülkelerin sıklıkla ve öncelikli olarak başvurduğu bir tedbirdir. Tüm binaların çatı, duvar, döşemelerinde yapılacak ısı yalıtımı ve pencerelerde kaplamalı yalıtım camı üniteleri kullanarak ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık %15 azaltılabilir.

    Türkiye, Avrupa kıtasında en hızlı büyüyen bina stokuna sahip ülkedir. AB'de neredeyse sıfır enerji binalara geçiş başlamışken, mevcut standartlarımıza baktığımızda ülkemizde halen bir metrekarelik bir alanın ısıtılması için harcanmasına izin verilen yıllık enerji miktarı, gelişmiş ülkelerin çok üzerindedir. Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiğimizde, ülke olarak daha verimli çözümlere yönelmemiz gerektiği ortaya çıkmaktadır.

  • 9. Enerji verimliliği ile ilgili hedefler ve Ulusal Enerji Verimliliği Strateji Belgesi ne diyor?

    AB'de ilk olarak 20/20/20 hedefleri çerçevesinde enerji verimliliğinde en az %20 iyileştirilmesine yönelik politika ve Binalarda Enerji Performansı Direktifi ile desteklenen birçok eylem gerçekleştirilmiş ve bu hedefin büyük ölçüde başarılmasının ardından 2030 yılı için %32,5'luk yeni hedef belirlenmiştir. Son olarak AB'de 2050 yılına kadar Karbon Nötr kıta olma hedefi tanımlamış ve bu hedef doğrultusunda birçok faaliyet başlatılmıştır.

    2019 yılı itibarıyla sağlanan enerji verimliliğinin hedeflere olan mesafesi (referans yıl 2007'ye göre

    Ülkemizde de benzer amaçla Yüksek Planlama Kurulu tarafından 25 Şubat 2012 tarih ve 28215 sayılı resmî gazetede "Enerji Verimliliği Strateji Belgesi: 2012- 2023" yayımlanmıştır. Bu belge ile 2023 yılında Türkiye'nin GSYİH başına tüketilen enerji miktarının (enerji yoğunluğunun) 2011 yılı değerine göre en az %20 azaltılması hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşmak için bina sektörüne özel olarak tanımlanan eylemlerden bir tanesi de aşağıda verilen "Binalara azami enerji ihtiyacı ve azami emisyon sınırlaması getirilmesi" eylemidir (SA-02/SH-01/E-01). Bu eyleme dair yapılan açıklamada TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları standardının ve yürürlükteki mevzuatın, 36 ay içerisinde AB uygulamaları dikkate alınarak revize edilmesi ile ilgili bir stratejik eylem planlanmış ve ancak 2015 yılında tamamlanması gereken bu çalışma henüz gerçekleştirilememiş veya tamamlanamamıştır.

    Gelişmiş ülkelerde binalarda enerji verimliliğine yönelik birçok adım atılarak enerji limitleri düşürülürken, ülkemizde halen 2008 yılında tanımlanmış enerji limitleri kullanılmaktadır. Birçok gelişmiş ülkede yıllık enerji limitleri metrekare başına 30-50 kW mertebelerine çekilmiş durumda. Bu ülkelerdeki binalar ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30 -50 kW olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor ve inşa ediliyor. Ayrıca ‘Pasif ev' konsepti de her geçen gün yaygınlaşıyor. ‘Pasif ev'lerde ısıtma için harcanacak enerji tüketimi 15 kWh/m2.yıl değerinin altına iniliyor. Türkiye'de biz hala birim metrekarede yıllık 120-150 kW seviyesine uygun yalıtım yapmaya çalışıyoruz. Bu anlamda bir an önce "Enerji Verimliliği Strateji Belgesinde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimiz ve U değerlerimiz AB seviyesine getirilmelidir.

  • 10. Türkiye'miz ve diğer ülkelerdeki U değerlerinin karşılaştırılması

    Ülkemizde tavsiye edilen U değerleri, TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardında tanımlanmıştır. TS 825 standardının 2008 yılı versiyonu resmî gazetede yayımlanarak zorunlu olarak yürürlüğe sokulmuştur. Bu standarda göre U değerlerimiz aşağıda verilmiştir.

    Isıl Geçirgenlik (U)
    W/(m2.K)

    İzmir 1.DG

    İstanbul 2.DG

    Ankara 3.DG

    Erzurum 4. DG

    UDuvar

    0,70

    0,60

    0,50

    0,40

    UÇatı

    0,45

    0,40

    0,30

    0,25

    UDöşeme

    0,70

    0,60

    0,45

    0,40

    UPencere

    2,4

    2,4

    2,4

    2,4



    Ülkemizde binalara yönelik enerji limitlerinde ve U değerlerinde 12 yıldır herhangi bir iyileştirme yapılamazken gelişmiş ülkelerde birçok adım atılmıştır. Yapı elemanları için tanımlanan asgari ısıl geçirgenlik "U" değerlerini mukayese ettiğimizde TS 825 standardında ülkemiz için tanımlanan değerlerin birçok AB üyesinin çok gerisinde kaldığı ortaya çıkmaktadır. Aşağıda ülkemizdeki ve AB'deki bazı ülkelerin "U" değerleri le karşılaştırılmıştır.

    Bazı AB ülkeleri ile Türkiye'deki U değerleri tablosu

    Bugün aynı iklim kuşağına sahip, bizimle eşdeğer illeri mukayese ettiğimiz zaman yalıtım kalınlıklarında da geride olduğumuzu görüyoruz.

    Antalya'da bugün biz binaların cephelerinde 3 cm mertebelerinde yalıtım yapıyoruz, Atina'da ise binalarda yalıtım kalınlığı 7 cm. Madrid'de 12 cm kalınlığında yalıtım levhası kullanılıyor ama aynı iklim kuşağındaki İstanbul'da 4-5 cm kalınlığında yalıtım yapılıyor. Konya ve Kayseri bugün iklim olarak Amsterdam ve Brüksel ile eşdeğer, bizde yalıtım kalınlığı 7 cm, Brüksel'de ise 16 cm. Erzurum'a eşdeğer Finlandiya, Norveç, İsveç gibi ülkelerde ise kalınlıklar 20cm mertebelerindedir. Bizde ise 8-10 cm.

  • 11. Türkiye'nin Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) beyanındaki hedeflerimiz için ne yapmalıyız?

    Türkiye, ulusal katkı niyet beyanında 2030 itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21'e kadar azaltacağını beyan etmiştir. Bu hedeflere ulaşmak için tarımdan, ulaşıma, sanayiden, konutlara kadar birçok alanda esaslı tedbirlerin alınması gereklidir.

    Ülkemizin 30 Eylül 2015'te UNFCCC'ye sunmuş olduğu ulusal katkı niyet beyanına aşağıda bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

    https://www4.unfccc.int/sites/submissions/INDC/Published%20Documents/Turkey/1/The_INDC_of_TURKEY_v.15.19.30.pdf

    İZODER olarak yapmış olduğumuz çalışmada ülkemizde yürürlükte olan enerji limitleri ve U değerlerinin maliyet etkin bir şekilde yaklaşık 2-2,5 kat iyileştirilmesi ile nihai enerjiden 2023'e kadar yaklaşık %7, 2030'a kadar yaklaşık %14 ve 2050'ye kadar yaklaşık %28 oranında tasarruf edilebileceğini ortaya koymaktadır. 2030'a kadar sağlanması öngörülen bu tasarrufun yaklaşık olarak ancak %12'lik bir emisyon azaltım potansiyeline karşılık gelmektedir. Talep tarafında enerji verimliliği önlemlerine odaklanılarak, Türkiye'nin Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) beyanında hedeflenen %21'lik düşüşe ulaşmak amacıyla geri kalan %~9'luk açığı kapatmak için, bu tedbirler ile birlikte bina yenileme oranının arttırılması ve daha da iyileştirilmiş enerji limitlerinin ve U değerlerinin hayata geçirilmelidir. Bu çerçevede mevcut binaların yenileme oranının %0.45'ten %1'e arttırılması ve 2030 yılında %2 olacak şekilde doğrusal biçimde yükseltilmeye devam ettirilmesi gereklidir.

    Mevcut durum (BAU) ve maliyet etkinlik senaryoları ile ortaya konan nihai enerji tasarrufu açısından 2015-2050 Türkiye konut sektöründe hedeflenen nihai enerji tüketimi

  • 12. Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) AB'de zorunlu. Türkiye'de de yapılmalı.

    2010/ 31/ EU sayılı Binalarda Enerji Performansı Direktifinin 9. Maddesi uyarınca üye ülkelerde, 2019 yılından itibaren yeni kamu binalarının, 2020 yılının başından itibaren ise tüm yeni binalar neredeyse sıfır enerjili olarak yapılmaktadır. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, 2020 yılında konuyla ilgili olarak Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) rehber kitap yayımlamış olmasına rağmen mevzuatımızda Neredeyse Sıfır Enerjili Binalara dair herhangi bir tanımlama ve yükümlülük tanımlanmamıştır.

    Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan rehber kitaba aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

    https://meslekihizmetler.csb.gov.tr/neredeyse-sifir-enerjili-binalar-nseb-icin-rehber-i-99831

    Neredeyse Sıfır Enerjili Binaların en önemli unsurlarından biri olan ısı yalıtımı ile ilgili ülkemizdeki yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı kapatacak şekilde büyük ve kararlı adımlar atarak enerji verimliliği hedeflerimize ulaşmamızın zamanı. TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardının 2019 yılı içerisinde başlayan revizyon çalışmalarını ivedilikle tamamlayıp enerji verimliliği anlamında AB ile aramızdaki mesafeyi kapatacak esaslı adımları atarak cesur bir şekilde enerji limitlerimizi belirlememiz gerekiyor. Bu limitler doğrultusunda ülkemiz için neredeyse sıfır enerji verimli bina tanımı yaparak hayata geçirilmelidir.

  • 13. Kentsel dönüşüm önemli.

    Ülkemizdeki ısı yalıtımıyla ilgili yasal düzenlemeler 14 Haziran 2000 tarihinden sonra yapılan binaları kapsamaktadır. 2000 yılında yapılan bina sayımına göre ülkemizde 16 milyonun üzerinde konut bulunmaktadır. Günümüzde hane sayısının 22 milyon'un üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla mevzuatların yayımlandığı tarihten günümüze kadar yapılan tüm konutların tam anlamıyla mevzuat çerçevesinde yalıtıldığı varsayılsa dahi hala binalarımızın yaklaşık %80'ninin enerji verimliliği ile ilgili yasal düzenlemelerin kapsamının dışında olduğu ifade edilebilir. Dolayısıyla Türkiye'de enerji verimliliği ile ilgili olarak mevcut bina stoğunun iyileştirilmesi kritik öneme haiz olduğu ortaya çıkmaktadır. TÜİK tarafından 11 Eylül 2020 tarihinde yayımlanan "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"na göre, konutlarda yalıtımsızlık dolayı ısınamama en çok karşılaşılan konut ve çevre problemi olarak öne çıkmakta ve mevcut binalardaki eksikliklerimizi ortaya koymaktadır. Raporda kurumsal olmayan nüfusun %39,3'ü konutunda yalıtımsızlık veya eksik yalıtımdan dolayı ısınamama sorunu, %36,9'u sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemleri yaşarken %26,1'i trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştığını, %17,0'si ise komşulardan veya sokaktan gelen gürültüye maruz kaldığını ortaya koymaktadır.

    Hayata geçirilecek kentsel dönüşüm uygulamaları ile verimsiz mevcut bina stoğunun, güncel mevzuatlara uygun olarak yeniden inşa edilmesi sağlanacağı için enerji verimliliği açısından önümüzde bulunan büyük bir fırsattır. Kentsel Dönüşüm Eylem Planı çerçevesinde Kentsel dönüşümle yeniden inşa edilmesi hedeflenen konut sayısı 6,7 milyon'dur. Eylem planı uyarınca 6,7 milyon konuttan acil, öncelikli denilen 1,5 milyon konutun dönüşümünü 5 yıl içerisinde sağlamak ve bu çerçevede 100 bini İstanbul'da olmak üzere her yıl 300 bin konutun dönüşümünü sağlamak hedeflenmektedir. Bir an önce mevzuatta tanımlanan enerji limitleri düşürülmeli ve Kentsel dönüşüm ile enerji verimliliği çok daha iyi olan konutların üretilmesi fırsatı kaçırılmamalıdır.


SORULARINIZ İÇİN BİZE YAZIN